İzzet Baysal'lı Anılar
Sizler Bana Emanetsiniz!..
İzzet Baysal yeğenleri Mebrure (Baysal) Bağışgil ve Solmaz Baysal ile birlikte.
Denizi ve hele yaşlılık yıllarında vapurla deniz seyahatlerini çok severdi..
Bir hafta süreli İstanbul-Barselona gemi turlarını neredeyse her sene tekrarlar olmuştu.
Yanına da mutlaka birkaç refakatçi arar, biz yeğenleri sanırım ki en tercih edenlerinden olurduk.
Üç veya dört kere onunla birlikte böyle gemi seyahatlerine çıktığım olmuştur.
Onlardan birinde yanına yeğeni Solmaz’la beni almıştı.
Bir yaz günü, bir Rus gemisiyle İstanbul yolcu salonu balkonundan eşim İlhan ve kardeşim Ahmet tarafından uğurlanarak ayrıldık.
Daha kamaralarımıza yerleşirken bizle “Sizler bana emanetsiniz ha!” diyerek şakalaştı.
Ondan sonra da sabah akşam bizi hiç yalnız bırakmadı..
Her gittiğimiz limanda tur operatörünün düzenlediği turlara birlikte katılıyor ; müze veya tarihi yerlerin veya tanınmış mağazaların gezilmesinde, şakasından hoşlandığımızın memnuniyeti içinde bize gülerek " Bana emanetsiniz ha!." diyerek bizi gözünden bir kere bile ayırmıyordu.
Denizde iken gemide, akşamları yemekten sonra, eğlenceli programlar oluyor, müzik eşliğinde tanınmış ses sanatkarlarının şarkı ve türküleri dinleniyor; Rus hostes ve tayfalarının mahalli kıyafetleri ile sergiledikleri danslar izleniyordu. Gece yarısından sonra da pist orkestra eşliğinde yolcuların dansına ve oyunlarına kalıyordu.
Bizler de , Amcam aramızda, bu eğlenceleri zevkle izliyorduk.. Hele Amcam, bildiği bir halk türküsü çalındığında dizlerinde parmakları ile tempo tutuyor ve oturduğumuz yerden, hep birlikte türküye katılmaktan çekinmiyorduk..
(Bilmem size onun müzik veya notaya merakın» söyleyen oldu mu? Bizlere gençliğinde çok güzel kemani çaldığı söylenmişti ama , biz yeğenleri evinde geçirdiğimiz birçok yılbaşı gecesinde onun çok güzel “tef ve kaşık” çaldığının bizzat şahidi olduk.)
Gemide izlediğimiz bu gece eğlenceleri gezinin en beğendiğimiz yanı olmasına rağmen, vakit gece yarısına yaklaşırken Amcamın önerisiyle, ertesi günün yorucu şehir turunu düşünerek gösterileri yarıda kesiyor, kamaralanmıza çekiliyorduk..
Gene böyle bir eğlence gecesi kamaralarımıza çekildik.. Ne var ki Solmaz’la benim aklım yukarıda, devam eden gösteride kalmıştı. Birlikte kaldığımız bölümde bir müddet Amcamın yanımızdaki kamarada soyunup yatağına girmesini gerektiren zamanın geçmesini bekledikten sonra usulca dışarıya süzüldük, sessizce merdivenlerden salona geri döndük. Eğlence tüm hızıyla devam ediyordu; kısa zamanda havasına kapılmakta gecikmedik. Ancak ne var ki, yerimize oturmamızdan henüz on dakika ya geçti ya geçmedi bir de baktık, Amcam tüm canlılığı ile karşımızda!
Aramızda kendisine yer açmaya çalışırken, biz utangaç şaşkınlara: "Beni de uyku tutmadı; hem sizler bana emanetsiniz ha!" demez mi!
Onun sayesinde yaptığım ve unutamadığım o güzel gezi dönüşü bizi Karaköy yolcu salonunda karşılayan İlhan ve Ahmet’e de: "Alın emanetlerinizi.. Salimen teslim!" diye takılmadan da edememişti.
Mebrure Bağışgil
Yeşilköy, 10 Nisan 2005